Ağaç Dalı Mısın? Kaptan Mı?
Kişisel Gelişim | 20.12.2020
Hayatımızda kaç testi kırıldı şimdiye kadar? Hiç hesapladınız mı?
Olur’ una bıraktığımız durumlar; ertelediğimiz görüşmeler, vakti gelince düzeleceğini düşündüğümüz olaylar, halletmemiz lazım deyip akışa kapılan işler…
Peki kaç tanesi kendiliğinden halloldu gerçekten?
Yere çarpmak üzereyken, son refleksle yetiştiklerimiz; yere çarpınca, buna da şükür ile karşıladıklarımız ya da ne yapsan işe yaramaz artık dediklerimiz… Hayat süresi uzadıkça sayıları da artıyor giderek bu durumların.
Hayat akıyor evet, bazılarımız bu akıntıda, akıntıya kapılan bir ağaç dalı gibi yol alıyor, ne batıyor ne akıntıdan kurtulabiliyor. Bazılarımız ise, akıntıyı başlamadan görüyor, şiddetini, süresini hesaplıyor, kendi gücünü ve imkanlarını biliyor; ihtiyacı olduğu akıntının içinde ihtiyacı olduğu kadar yol alıyor; tam teşekküllü teknesinde seyir halindeki profesyonel bir kaptan gibi. Kaptan, andan, yaşadıklarından ve yaşayacaklarından keyif alabiliyor, kabul edebileceği kadar mutluluk, kabul edebileceği kadar stres, heyecan, deneyim yaşayabiliyor. Ağaç dalları ise, akıntının getirdiği ya da götürdüğü yer kadar nasibini alabiliyor hepsinden. İçinde daha fazla stres, daha fazla kaygı ve yorgunluk olması da normal.
Nedir aramızdaki fark? Nedir kimimizi bir ağaç dalı, kimimizi ise bir kaptan yapan?
Hayata geldiğimiz gün bizimle birlikte doğmuş olan özelliklerimiz var. Bu özellikler, hayatta kaldığımız her gün, önce anne ve babamızdan, ailemizden, sonra yakın çevremizden, okul hayatından, iş hayatından bize dahil olanlar ile şekilleniyor. Hayatı anlama ve karar verme biçimlerimizi oluşturuyor. Biz ise anladıklarımız ve anladıklarımızdan vardıklarımız ile dünümüzü, bugünümüzü ve yarınımızı şekillendiriyoruz.
Kimimiz, bizimle birlikte gelen özelliklerimize uygun ve bu özelliklerimizi kullanabilecek, geliştirebilecek çevresel şartlara sahip olabiliyorken, kimimiz içinde bulunduğumuz çevreninin yabancısı gibi hissediyoruz kendimizi. Uyum sağlama refleksimiz giriyor burada devreye, çünkü genetik kodlarımız şöyle diyor bizlere: ‘Hayatta kalmak için uyum sağlamalısın!’
Uyum, sağlıklı bir şekilde gerçekleştiğinde, bize yeni yetkinlikler kazandırabiliyor ya da mevcut yetkinliklerimizi iyileştirmemizi sağlayabiliyorken; sağlıksız bir gerçekleştiğinde, gerçek biz ile olması gerektiğini düşündüğümüz biz arasında uçurum meydana getirebiliyor. Bizi, akıntıdaki ağaç dalı ya da kaptan yapan da işte bu uyum sürecinin sağlıklı ya da sağlıksız oluşu.
Yapmamız gerektiği için yaptığımız şeyler ve kendimiz olduğumuz için yaptığımız şeyler var. Hepimizin. Ancak bu ikisinin arasındaki çizgi, hayatın akışı içinde, yazıya dökülürken olduğu kadar net değil. Yapmamız gerektiğini düşündüğümüz şeylerin içine, kendimizden yöntemler katıyoruz; kendimiz olduğumuz için yaptığımız şeylerin içine de bir miktar, yapmamız gereken yöntemler. Asıl püf nokta ise işte burada! Bu karışımın dozunu doğru ayarlayabildiğimizde, hem uyumu hem de kendi eşsiz duygusal ve bilişsel yeteneklerimizi bir arada harmanlayabiliyoruz. Kendi yeteneklerimizi; kullanırken ve geliştirirken, yeni durumlar içinde deneyimleyerek keşfederken, bir yandan da yeni uyumlanma süreçleri ile besliyoruz.
Hadi biraz somutlaştıralım!
‘Ne kadar asosyalsin!’ var mı bu cümleyi duyanlar aranızda? Mutlaka vardır. Kimimiz enerjimizi dış dünyaya açık durumdayken depoluyoruz, kimimiz de iç dünyamıza döndüğümüzde. Enerjisini dış dünyadan alan bir ebeveyn ile büyüyen, bir iç dünya insanı olarak geldiniz dünyaya diyelim ki. Sizin hayattaki sınavlarınızdan biri bu karmaşayı yönetebilmek. Akraba ziyaretlerinden, doğum günü partilerinden hoşlanmıyorsunuz. Ancak dış dünyadan enerji alan ebeveynleriniz için, bunlar hayatın olmazsa olmazları. Bu organizasyonlarda, neşeyle etrafta koşturan, etrafına gülücükler dağıtan çocuklarda anne babanızın gözü. ‘Çocuğum cevap versene teyzeye!, Sen de git oyna arkadaşlarınla, bak ne güzel oynuyor herkes!, Ay bu çocuk kime benzedi bilem!’, alt alttan ve daha alçak sesle: ‘Bir daha evde kalırsın tek başına!, İstediğin o oyuncağı almıyoruz, hakkını kaybettin!
Yaşımız ilerledikçe, olduğumuz durumla, olmamız gereken durum karışıyor birbirine, olmamız gereken duruma, yani bize sürekli doğru olduğu söylenen duruma uygun bir eş arıyoruz ve seçiyoruz mesela. Çocukluk travmalarımız bu defa evlilik hayatımızda devam ediyor. Ama biz öğrendik artık: ‘Biz yanlışız’. Zorluyoruz kendimizi, dış dünyada yaşayabilmek için. İş yerindeki benzer durumlarda da kendimizi suçlu ilan ediyoruz. ‘Çocukken de böyleydim, demek ben de bir sorun var. Onlar haklı!’
Öfke patlamaları, duygusal çöküşler, başarısızlık kaygısı, özgüven sorunları, iletişim problemleri… geliyor peşi sıra. Sağlıksız uyumlanma süreci, bizi akıntının üzerine bırakıveriyor bir ağaç dalı gibi.
Kimse kimsenin hayatı üzerinde bir hak sahibi değil oysa. Herkes kendi hayatının kaptanı olmak zorunda.
Kendimizi tanımak ve çevremizi tanımak yoluyla, kendi bireyselliğimizi onurlandırarak ve başkalarının bireyselliğine saygı duyarak yaşamak; hem kendimize hem de diğer insanlara sağlıklı yaşam alanları açmak için önemli. İyi bir çocukluk döneminden başlayarak, başarılı ilişkiler, başarılı bir iş hayatı, başarılı bir sosyal hayat ve neticede kendi hayatının kaptanı olmanın yolu buradan geçiyor.
İnsanın kendisi ile ve çevresi ile tanışma süreci, bir anda olabilecek ve tüm sorunları bir anda çözebilecek bir süreç değil tabi ki. Bu konuda, niyet etmek, doğru yöntemlerle çalışmak, doğru bilgi kaynaklarına ulaşmak, doğru çözümlemeler yaparak, doğru noktalara ulaşmak konusunda seçici olmak gerekiyor. Aslında, bu da bir uyumlanma işi ve sağlıksız uyumlanma davranışının, insanı doğru yöne götürmesi mümkün değil. Doğru kaynaklara ulaşmadan, hatalı yöntemlere başvurduğunuzda, sizin ağaç dalı ya da kaptan olma rolünüz değil, sadece, kapıldığınız akıntı değişir.
T-Manager ile size bu konuda, katkı sağlamayı hedefliyoruz. Kendinizi ve çevrenizi tanıma süreci için, kişilik analinizi temel alan bir model kullanıyoruz. Kişilik tipinizi tanımlayarak, size kişilik özellikleriniz ile ilgili detaylı bir rapor sunuyoruz. Sonrasında, kişilik özelliklerine uygun olarak, kendinizi ve çevrenizi daha iyi tanıyabileceğiniz, kitaplar, videolar, blog yazıları, gelişim mesajları, etkileşim için kullanabileceğiniz bir sosyal ağ, gibi bilgi kaynakları sunuyoruz. Yine kişilik tiplerine özel olarak hazırladığımız gelişim görevleri ile sizin gelişim yolculuğunuza destek oluyoruz. Dilerseniz, bu konuda profesyonel destek alabileceğiniz gelişim koçları ile iletişime geçmenizi, yer ve zamandan bağımsız olarak online görüşmeler yapabilmenizi sağlıyoruz. Sadece kişisel gelişim alanında sorular sorabileceğiniz interaktif blogumuz ile, aklınıza takılan soruları başkalarına sorabiliyor, diğer üyelerden fikir ve cevap alabiliyorsunuz. Gelişim yolculuğundaki diğer kişilerin, gelişim sürecindeki her bir adımını haber akışından takip edebiliyor, insanların gelişim süreçleri hakkındaki deneyimlerini ve yorumlarını öğrenebiliyorsunuz.
Gelişim kesintisiz ve uzun bir yol, hayat kadar uzun…